Zamanın, kimlere neyi katacağı ya da kimlerden neler
götüreceği bilinemez. Sadece yaşar ve
görürüz. Kimi zaman da ayrı ayrı yollar çıkar karşımıza ve biz bu yollardan
hangisini tercih edersek onu yaşarız.
Siyah, beyaz ve gri gibi düşün bu yolları. Tercih ettiğin
yol hangi renkse, bir sonraki yol ayrımına kadar onu yaşar; tecrübe edersin.
Zaten tecrübe dediğimizde yaşadığımız ve çoğu zaman kötü sonuçlanan bu yaşantı
birikimleri değil mi? Aynı zamanda bizi daha iyiye teşvik eden de, yol gösteren
de tecrübeler değil mi? Yani siyahı yaşayınca siyah olduğunu anlarız ve siyah
bizi beyaza götürür. Siyahı görmek için de beyazı bilmek gerekir. İşte bu
öğrenme ve düşünme sürecimiz de gridir. Bu “bizim” hayatımız boyunca da aynı
döngüde devam eder. “Hayat” kişinin, bu dünyada varolduğu sürece verdiği bir
isimdir. İsmini verdiğimiz bu sürece, neden şeklini de biz veremeyelim?
Hayat karşına büyük yıkımlar çıkarabilir ve sen sadece
yıkıntıları toplamaya çalışırsın. Sonra bir bakarsın ki topladığın
yıkıntılardan yeni bir hayat inşa etmişsin.
Sen, seni bildiğin sürece; başkasının seni nasıl bildiği
önemli olmasın. Herkes kendine göre yorumlar başkasının hayatını. Sen
başkasının yorumlamalarıyla yoğurup şekillendirme hamurunu; eleştirileri ele,
özünü bil ve kendin şekil ver hamuruna. Düşüncelerin, sözlerin alıntı olmasın;
senin olsun her değerin.
Hayatta hiçbir şey kalıcı değildir. Hayatını, bir akarsu
gibi gör ve hayatına dahil olan her kişiyi de bir kaya gibi görme. Unutma ki en
sağlam kaya bile zamanla akıntıya teslim olur.
Balık gibi görebilirsin mesela
hayatına dahil ettiklerini. Mevsimine göre kalan ve mevsimi geçince giden. Gittiğinde
de bil ki yeni mevsimlerle başkaları
gelecek zaten.Hep böyle olmadı mı? İşte bu
yüzden her gidenin, senden de bir parça götürmesine izin verme.
Su gibi gördüğün hayat, bırak özgürce aksın. Sen engel
koymaya çalışsanda, o bir şekilde engelleri aşarak akmaya devam edecek zaten. Sonucu
belli olan şeyi zorlaştırma boşuna.
Başkası koyuyorsa engeli, elbette mücadele
et. Yıkamasan da o engeli, kıvrılıp akarsın etrafından. Zaman bu kadar hızlı
akıyorken, sen kendini aşılamaz dağlar arasına sıkıştırma sakın.
Ne demişler: “Su akar, yolunu bulur.”