8 Ocak 2014 Çarşamba

"Hayat" Denen Senaryomuz

Çoğu zaman çelişkiye düşüyor insan. Kalıplaşmış çelişkilerin yanında hiç emsalini görmediği ikilemler arasında kalabiliyor.

Aslında bunun oluyor olmasına da çok şaşırmamak gerekiyor. “İnsan” ın içinde olduğu bir mevzu da aksi olması şaşırtmalı zaten. Düşüncelerimizle, hislerimizle ve yaşadıklarımızla yalnız olduğumuz gerçeği; her birey için varolan kesin bir gerçeklik. Durum böyle oluca da farklı farklı yaşantılar izliyoruz hayat dediğimiz perdede. Farklı yaşantılar kimi zaman bir noktada kesişiyor. Her birey kendi yaşantısını kabul ettirmeye çalışınca da; seyre gelin cümbüşü...


Elbette her birinin kırıcı tartışmalar olmasından bahsetmiyorum. Beyin fırtınası da birden fazla kişiyle yapılınca, fikir çatışması olabiliyor mesela. Aynı kitabı okuyan, aynı yemeği yiyen, aynı denize giren kişiler bile, aynı olan bu olayları farklı farklı hissetip anlatabiliyorlar birbirlerine. İşte bu noktada “Farklılık” giriyor hayat sahnesine. “Farklılık” dahil olduğu anda senaryomuza,  her bireyin karakterinin “farkındalığı”na varıyoruz .

Aslında bu senaryonun özeti; bir özetinin olmadığı. Unutmamak lazım ki; bizim için olan özetler başkaları için bir başlangıç olabilir. Her karakterin senaryomuza dahil oluşuyla da filmin akışı zamanla değişecektir.


Senaryomuzun bir mantığı var elbette. Bence bu da; akışını değiştiremeyeceğimiz bir hayata karşı aksi yönde kulaç atmaya çalışmamamızdır. Bırakın hayatın akışına kendinizi. İşte o zaman dans etmeye başlayabilirsiniz ve senaryonuzu zorlanmadan, büyük bir zevkle yavaş yavaş da olsa şekillendirebilirsiniz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder