Çalışılan iş yerlerinde,
özellikle de kurumsallaşmış firmalarda oturmuş bir sistem vardır. Çalışanlar
dahil oldukları şirket bünyelerinin mevcut sitemlerine genelde uyum sağlamak
yükümlülüğü altındadır.
Eskiden bazı iş yerleri
kendilerini kamuya, yeniliğe açık bir yapıdaymış gibi gösterseler de; aslında
kalıplaşmış düzenlerini yıkmamak için, çalışanlarının sundukları yeni
düşüncelere olumsuz bir bakış açısı sergileyebiliyorlardı. Günümüzde ise artık
hemen hemen tüm firmalar değişimi, ilerlemenin bir parçası olarak kabul etmiş
durumdalar. Gündeme baktığımızda da ilerleme adına yapılan değişimlerin çoğunu
rahatça görebilmemiz mümkündür. Firmalar yayınlamış oldukları iş ilanlarında, başvuruda
bulunacak adaylar için minimum deneyim süresi gibi bir kriter eklemiş olsalar
da; etkileyici bir sunuma sahip olan özgeçmiş ve ön yazı ile başvuru yaptığınız
takdirde, istenilenlere sahip olmamanıza rağmen sizin başvurunuz da yetkililerce
değerlendirmeye alınabiliyor. Bu sebeple başvurularda kendinizi farklı ve
etkileyici bir şekilde göstermeniz çok büyük bir önem arz ediyor.
Sonraki adım olan mülakat
aşamasında da görüşmeyi gerçekleştiren yetkiliye; kendinizi iyi ifade
edebilmeniz, dinamik ve yaratıcı bir yapıya sahip olduğunuzu gösterebilmeniz
gerekiyor. Kimi zaman görüşmeyi gerçekleştiren şirket yetkilisi, görüşmelerde
adayı daha iyi tanıyabilmek ve aday hakkındaki görüşlerini daha doğru belirleyebilmek
adına, bireyi çeşitli denemelere tabii tutabiliyor. Bu denemeler ise kimi zaman
proje bazlı bir yarışmadan oluşurken; kimi zaman ise şirketin dahil olduğu
sektörü kapsayan, herhangi bir problemin çözümü için kısıtlı zamanda yaratıcılığınıza
ve hızlı karar alabilmenize göre seçimlerin yapılacağı bir testten oluşabiliyor.
Önemli olan; binlerce yıldızın
arasında, en çok parlayan yıldız olabilmek. Yani herkesten farklı
olabilmektir.Farklı olabilmenin yolu ise bence
farkındalıktan geçiyor. Siz, artılarınızın ve eksilerinizin farkında
olmazsanız; ne artılarınızı ilerleterek nasıl sunabileceğinizin yolunu, ne de
eksilerinizi tamamlayarak nasıl artıya dönüştürebileceğinizin çözümünü bulamazsınız.
Sizin dönüştüremediğiniz bu eksi yönleriniz, rekabet halinde bulunduğunuz diğer
adaylar için bir fırsat olup, size karşı kullandıkları artılar haline
dönebilir.
Dinamik ve yenilikçi bir sistemin
farkında olduğunuz ve bu sisteme dahil olabildiğiniz taktirde bir yol
katedebilirsiniz. Bunun için mevcut bir ürünü kökten değiştirmeniz de gerekmiyor.
Hem bu maliyetsel açıdan da zorlayıcı olabilir. Önemli olan, ürünün sunum
şeklini geliştirebilmektir. Yani inovatif düşüncede olarak bunu
kullanabilmektir. Örneğin; eğer bir üretici ya da
bir tasarımcıysanız, tercih edilen taraf olabilmeniz için yaratıcı olmak
zorundasınız. Bunun için piyasaya sunulacak olan ürünün; ihtiyaçları ne şekilde
karşılayabileceğine, kullanım rahatlığı için pratikliliğine ve halk tarafından anlaşılabilirlik
düzeyine dair belli başlı temel konulara hakim olmanız gerekmektedir.
Son olarak söyleyebileceğim şudur
ki: Mevcut sistemde aranılan ve tercih
edilen biri olmak istiyorsanız; yapılması gerekenler bana göre aslında oldukça kısa
ve basit:
Kendinizi çok iyi tanıyın; artı ve eksilerinizin
“Farkında” olun!
Farkında olduğunuz artı yönlerinize, hayal
gücünüzü de ekleyerek yeni fikirler üretmeye çalışın ve rakiplerinizden
“Farklı” olun!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder